Zihinle barış, düşünceleri susturmak değil, onları anlamaktır. Zihnin karmaşasıyla savaşmak, sessizliği uzaklaştırır; oysa farkındalıkla bakıldığında her düşünce bir öğretmene dönüşür. Barış, zihni bastırmakta değil, onu sevgiyle gözlemlemektedir.

Doğu öğretileri, zihni bir düşman değil, bilinç kapısı olarak görür. Meditasyonun özü, düşünceleri yok etmek değil, onlarla mesafesiz bir farkındalık kurmaktır. Kelt bilgeliğinde de Druidler sessiz gözlem yoluyla zihnin doğasını anlamaya çalışırlardı. Gerçek bilgelik, içsel sessizliğin derinliğinde doğar.

Zihinle barışmak, insanın kendisiyle barışmasıdır. Duyguların, düşüncelerin, geçmişin izleriyle savaşmayı bıraktığında içsel dinginlik belirir. Bu hal, Wu Wei’nin akış öğretisiyle, Awen’in ilahi sezgisiyle aynı özü taşır: dirençsiz farkındalık.

Bu kavram “Doğanın Sessizliği ve Bilgeliğin Yolu”, “Ego: Zihnin Gölgesiyle Yüzleşmek”, “Kuantum Bilinci: Evrensel Farkındalığın Kapısı” ve “Wu Wei: Akışta Kalmanın Taoist Sanatı” yazılarımızda farklı yönleriyle ele alınır. Her biri, zihnin sessizliğinde doğan iç huzuru kendi diliyle anlatır.