DOĞU BİLGELİĞİ

Su gibi ol: Biçimsiz, Yumuşak, ama Engel Tanımaz..!

kuantum fiziği

Kuantum fiziği, evrenin temel düzeyde enerji, titreşim ve olasılıklardan oluştuğunu ortaya koyan devrimsel bir bilim dalıdır. Klasik fiziğin kesinlik anlayışını aşarak, maddenin davranışının gözlemle değiştiğini gösterir. Bir parçacık hem dalga hem madde olabilir; hangi hâlde görüneceği, onu gözlemleyen bilince bağlıdır. Bu durum, insan zihninin evren üzerindeki etkisini anlamak için yeni bir kapı aralar.

Bu bilim, yalnızca fiziksel dünyayı değil, insan bilincini de yeniden tanımlar. Kuantum düzeyde her şey birbirine bağlıdır; hiçbir şey ayrı değildir. Zen öğretisinde “Bir olanın çokluğu, çokluğun birliği” ifadesiyle anlatılan bu bütünlük, kuantum fiziğinde “dolanıklık” olarak karşılık bulur. Evrenin her noktası, diğer tüm noktalarla görünmez bir farkındalık ağı içinde titreşir.

Kuantum fiziği, gözlemleyen zihnin rolünü vurgular. Gerçeklik, sabit bir yapı değil; bilincin enerjisiyle sürekli yeniden kurulan bir süreçtir. Bu farkındalıkla yaşayan insan, düşüncelerinin yalnızca zihinsel değil, aynı zamanda varoluşsal bir etkisi olduğunu kavrar. Bilim ve maneviyatın kesiştiği yerde, kuantum fiziği bize evrenin en büyük sırrını hatırlatır: Gözlemleyen zihin, yaratıcı bilincin ta kendisidir.

Konuyla ilgili şu yazılarımızı da okuyabilirsiniz: “Kuantum Bilinci: Gerçekliği Şekillendiren Zihin”, “Gerçeklik (Gerçek Biz Ona Baktığımız Zaman Oluşur)” ve “Evrenle DNA’mız Arasındaki Kod: Kozmik Genetik.”

Nefesle Gerçekliği Etkilemek: Dua, Niyet ve Kuantum

Sufilikte dua, bir dilek değil; varlıkla kurulan bilinçli bir bağdır.Kuantum fiziğinde ise gözlem, potansiyel durumları gerçeğe dönüştüren aktiftir. Her iki anlayışta da ortak bir kapı var:Bilinç + Niyet + Nefes = Gerçeklik Gerçeklik Bir Olasılıklar Deniziyse… Kuantum mekaniği der ki:Bir…

Nefes ve Kuantum: Boşlukta Yankılanan Titreşim

Sufi öğretisi der ki: “Allah’ın ilk tecellisi nefesidir. Nefes, varlığın kaynağıdır.” Modern bilim ise şunu söyler: “Madde yoktur; yalnızca titreşim vardır.” Biri kadim bir manevi geleneğin, diğeri çağdaş fiziğin içinden yükselen bu iki cümle, aslında aynı hakikate farklı dillerle işaret…