Geleneksel tıp, insanın doğayla kurduğu en eski ve en saf iletişim biçimidir. Şifanın, bitkilerin özünde ve yaşam döngüsünde bulunduğunu söyler. Bu anlayışta beden, evrenin küçük bir yansımasıdır; dengesini kaybettiğinde doğa, kendi bilgeliğiyle yeniden dengeyi sağlar. Bitkiler, mineraller, su ve nefes — hepsi yaşam enerjisinin taşıyıcılarıdır.
Doğu Bilgeliği, geleneksel tıbbı yalnızca hastalıkları tedavi eden bir sistem olarak değil, bütünsel bir yaşam felsefesi olarak görür. Sağlık, ruh, beden ve zihin arasındaki uyumun doğal sonucudur. Bu bakışta beslenme, hareket, nefes ve niyet birer tedavi aracıdır; hastalık ise dengenin hatırlatılmasıdır.
Geleneksel tıbbın özü, “insanı doğadan ayrı değil, doğanın bir parçası” olarak kabul etmesidir. Modern tıbbın verileriyle birleştiğinde, kadim bilgiler daha derin bir anlam kazanır. Çünkü teknoloji ne kadar ilerlerse ilerlesin, şifanın kaynağı her zaman yaşamın özünde — yani doğanın kendisindedir.
Konuyla ilgili şu yazılarımızı da okuyabilirsiniz: “Vitaminler ve Doğal Beslenme Serisi Başlıyor”, “Bedenin Bilgeliğini Keşfetmek – Ohashi” ve “Hücre Hafızası ve Ruhsal Travmalar”. Bu yazılar, geleneksel tıbbın yalnızca bir tedavi yöntemi değil, insanın doğayla yeniden bağ kurma biçimi olduğunu anlatır.
Kadim Nabız Okuma Sanatı: Hastalığı Sessizce Teşhis Etmenin Gizli Yolu
Kadim Nabız Okuma Sanatı: Hastalığı Sessizce Teşhis Etmenin Gizli Yolu Kadim nabız okuma sanatı, insan bedeninin yüzeyde görünmeyen hikâyesini sessiz bir ritimle anlatan eski bir teşhis yöntemidir. Nabız, yalnızca kanın damar içinde attığı bir hareket değildir; doğu tıbbına göre ruhun…
Vücudun Çığlıkları, Ruhun Mesajlarıdır
Vücudun Çığlıkları, Ruhun Mesajlarıdır Vücudun çığlıkları ruhun mesajlarıdır. Fransız şifacı ve Şiatsu ustası Michel Odoul, “Bana Nerenin Ağrıdığını Söyle, Sana Nedenini Söyleyeyim” adlı eserinde, her ağrının, her kasılmanın ve her hastalığın ardında ruhun bize fısıldadığı bir çağrı olduğunu söyler. Ona göre…

