Evren-insan bağı, insanın yalnızca evrende yaşayan bir varlık olmadığını; evrenin kendi varlığını insan aracılığıyla fark ettiğini anlatır. Gökyüzündeki yıldızlar, galaksiler ve kozmik düzen, insan bilincinin derinliklerinde yankı bulur. Bu nedenle evrene bakmak, aynı zamanda kendimize bakmaktır.
Kadim öğretiler, evreni dışarıda arayan gözün aslında içsel bir kapı aradığını söyler. Tasavvuf, “İnsan küçük alem, âlem büyük insandır” diyerek bu bağı ifade eder. Modern fizik ise mikro ve makro düzeydeki benzerliklerle, insan ve evren arasındaki ortak matematiksel dili doğrular. Böylece makrokozmos ile mikrokozmos arasında görünmez bir köprü olduğu anlaşılır.
Bu bağı hatırlamak, insanın kendi yaşamını daha bilinçli şekilde yönlendirmesini sağlar. İçsel denge kurulduğunda, dış dünyaya bakış da yumuşar. Kişi kendini evrenden ayrı hissetmeyi bıraktığında; huzur, anlam ve bütünlük duygusu güçlenir. Çünkü insan, evrenle zaten bir olduğu gerçeğini hissetmeye başlar.
Konuyla ilgili şu yazılarımızı da okuyabilirsiniz:
Ben Değişirsem Dünya Değişir, Fizik ve Fizik Ötesi Arasında İnsanın Köprüsü, Evren Sensin, Kozmik Bağlantı ve Sinir Sistemi.
Makrokozmos ve Mikrokozmos: Dış Evren ve İç Evrenin Birliği
Makrokozmos ve Mikrokozmos: Dış Evren ve İç Evrenin Birliği Makrokozmos ve mikrokozmos, yani dış evren ile iç evren arasındaki derin benzerlik, kadim bilgelik öğretilerinden modern bilime kadar pek çok alanın temel sorusunu oluşturur: Evren, bizim içimizde mi, yoksa biz mi…
