DOĞU BİLGELİĞİ

Su gibi ol: Biçimsiz, Yumuşak, ama Engel Tanımaz..!

Doğu bilgeliğinin sessizliğinde huzur bulan insan ve mistik bir doğa manzarası
Kişisel Gelişim

İçsel Sessizlikle Buluşmak

İçsel sessizlikle buluşmak, zihnin gürültüsünü aşarak ruhun derinliğine inmektir. Gerçek huzuru bu sessizlikte keşfetmeye ne dersin?

İçsel Sessizlikle Buluşmak

Günlük yaşamın karmaşası içinde, zihin sürekli bir uğultu üretir. Düşünceler peş peşe akar; geçmişin yankıları ve geleceğin kaygıları arasında savrulurken, şimdiki an hep arka planda kalır. Oysa içsel sessizlik, tam da bu hengâmenin ötesinde, zamanın durduğu bir noktada bizi bekler. Sessizlik, bir yokluk değil; aksine, varoluşun en saf hâlidir. Doğu öğretilerine göre, hakikate ulaşmanın yolu zihni susturmakla değil, onun ötesini dinlemekle mümkündür. İçsel sessizlik, seslerin yok olduğu değil, anlamların derinleştiği yerdir. Burası ruhun kendi sesiyle konuştuğu, evrenin en ince titreşimlerinin duyulabildiği bir iç mekândır.

Modern dünyada sessizlik neredeyse korkulacak bir boşluk gibi algılanır. Sürekli olarak bir şeyler dinlemeye, izlemeye ve konuşmaya koşullanmış bir zihne sessizlik dayatıldığında, ilk tepki huzursuzluk olur. Fakat bu huzursuzluk, içsel yüzleşmenin başlangıcıdır. Sessizlik, zihnin kalıplarını yıkar, kişiyi kendi aynasına bakmaya zorlar. Bu da kolay bir yol değildir. Ancak içsel sessizlikle gerçek anlamda buluşan kişi, başkalarının gürültüsüne karşı bağımsız hale gelir. Bu özgürlük hali, dışsal uyaranlara olan bağımlılığı kırar ve bireyi, kendi varlığının merkezine çeker. Sessizlik artık sadece bir ortam değil, bir bilinç hâli olur. Tao’da olduğu gibi, “sözsüz öğretmen” iş başındadır: Sözsüz, ama etkisiyle yankı uyandıran.

İçsel sessizlik, yalnızlıkla karıştırılmamalıdır. Sessizlik bir kaçış değil, tam tersine bir kavrayıştır. Kişi ne kadar çok sessizleşirse, o kadar çok duymaya başlar; hem kendi içindeki sesleri hem de evrenin fısıltılarını. Meditasyon, zikr, derin nefes pratikleri veya sadece doğada vakit geçirmek, bu sessizliğe açılan kapıları aralayabilir. Ancak burada önemli olan teknik değil, niyettir. Niyetin derinliğinde, sessizlik bilinçle birleşir ve kişi, varoluşun daha önce deneyimlemediği katmanlarını keşfetmeye başlar. İçsel sessizliğe erişmek, insanın özüne dönmesiyle mümkündür. O öz, doğu felsefelerinde “boşluk” olarak tarif edilir. Ama bu boşluk, Batı’nın tanımladığı gibi yokluk değil, potansiyelin kaynağıdır.

İçsel sessizlikle temas, aynı zamanda kendini yeniden kurmaktır. Gürültülü zihin eski benliği tutar; sessizlik ise yeni bir benliğin doğuşuna zemin hazırlar. Kendiyle yüzleşebilen insan, başkalarıyla daha derin bağlar kurabilir. Çünkü içsel sessizlik, egonun konuşmadığı, kalbin konuştuğu bir alandır. Bu alan, yargının bittiği, sevginin saflaştığı bir yer olur. İnsanın kendini yalnızca tanımakla kalmayıp, kendinde bütünü görmeye başladığı yerdir. Sessizlikle kurulan bu derin bağ, yaşamın anlamını da dönüştürür. Hayat artık bir mücadele değil; bir akış, bir dans, bir şükran hâline gelir.

Senin Düşüncen?

Peki ya sen? İçsel sessizlikle hiç bilinçli bir şekilde buluşabildin mi? Sessizlik senin için kaçış mıydı, buluş mu? Düşüncelerini ve deneyimlerini bizimle paylaş. Belki senin içsel yolculuğun, bir başkasının sessizliğe adım atmasına ilham olur.

Bizi X (Twitter)hesabımızdan Takip Edin

Okunması tavsiye edilen yazılar:

Kendine Dönüşün Sessiz Yolculuğu 

Ben Değişirsem Dünya Değişir

LEAVE A RESPONSE

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir