
Karma ve Dharma
Hayatımız boyunca pek çok seçim yaparız. Her adım, her düşünce, her niyet bir iz bırakır. İşte doğu felsefesinin iki temel kavramı olan karma ve dharma, bu izleri ve yolları anlamamıza yardımcı olur. Peki nedir bu karma ve dharma? Ve neden bu kadar önemlidir?
Karma: Eylemlerin Yasası
Karma, Sanskritçede “eylem” anlamına gelir. Ancak bu yalnızca fiziksel bir hareket değil; düşüncelerimiz, niyetlerimiz ve duygularımız da karmamızın bir parçasıdır. Basitçe ifade etmek gerekirse, karma sebep-sonuç yasasıdır: Ne ekersen, onu biçersin.
Bir davranışta bulunduğunuzda, bu davranış evrende bir titreşim yaratır. Bu titreşim size, zamanı geldiğinde – bu yaşamda ya da bir sonrakinde – geri döner. İyi niyetle yapılan bir iyilik, pozitif bir karmayı doğurur. Ancak bencilce ya da zarar verici bir eylem, negatif sonuçlar doğurabilir.
Karma, bir ceza ya da ödül mekanizması değildir. O, evrenin adalet yasasıdır. Öğrenmemiz ve gelişmemiz için işleyen bir sistemdir.
Dharma: Yaşamın Doğal Yolu
Karma’nın yanında, onu dengeleyen bir başka kavram vardır: Dharma. Dharma, “doğal görev”, “evrensel düzen” ya da “kişinin yolculuğu” olarak tanımlanabilir. Her bireyin bir yaşam amacı, bir misyonu vardır. Dharma, bu misyonu yerine getirme sorumluluğudur.
Bir çiçeğin dharması açmak, bir kuşun dharması uçmaktır. Biz insanlar içinse dharma daha karmaşıktır. İçsel doğamızı tanıyarak, yeteneklerimizi keşfederek, başkalarına fayda sağlayarak yaşamak dharma’ya uygun bir hayat sürmektir.
Karma ve Dharma’nın Dansı
Karma ve dharma, birlikte çalışır. Dharma’ya uygun yaşarsak, karmamız da saf ve dengeli olur. Aksi takdirde, karma bizi hatalarımızdan ders almaya yönlendiren olaylarla karşılaştırır. Bu da hayat yolculuğumuzda ruhsal olgunluğa ulaşmamıza yardımcı olur.
Bazen hayatımızda zorluklar yaşarız ve neden başımıza bunların geldiğini anlayamayız. İşte bu noktada karma ve dharma kavramları, olaylara daha yüksek bir perspektiften bakmamıza yardımcı olur. Yaşadıklarımızın sadece bu anla sınırlı olmadığını, daha geniş bir ruhsal planın parçası olabileceğini hatırlatır.
Modern Hayatta Karma ve Dharma
Bu kadim öğretiler, sadece spiritüel ya da dini bir bağlamda değil, günlük yaşamda da bize rehberlik edebilir. Bir iş seçerken, bir karar verirken, bir insanla iletişim kurarken dharma’mızı hatırlamak ve karmamızın sorumluluğunu almak, daha bilinçli bir yaşam sürmemizi sağlar.
Sorulması gereken sorular şunlardır:
Bu eylemim hangi sonuçları doğurabilir?
Bu seçim beni gerçek doğama yaklaştırıyor mu, uzaklaştırıyor mu?
Niyetim saf mı?
Karma ve dharma, insanı hem özgür kılan hem de sorumluluk yükleyen kavramlardır. Evrenin bu görünmeyen yasaları bize şunu fısıldar: Hayat tesadüf değil, seçimdir. Her seçim bir yön belirler. Ve her yön bizi bir sona değil, yeni bir başlangıca götürür.
Kendine dürüst ol. İç sesini dinle. Ve her adımda, Karma’nı ve Dharma’nı hatırla.
Bizi X (Twitter)hesabımızdan Takip Edin




Kendin ol, iç sesini dinle diyerek yazıyı özetlemişsiniz. Yazılarınızı büyük keyifle okuyorum çok akıcı bir o kadar da düşündürücü . Bende de farklı açılımlar yaratıyor çok teşekkür ediyorum . İçsel yolculuğumda gelmek istediğim nihai hali vurgulamışsınız. Kendin ol hiç sesini dinle. İç sesimizi duyana kadar duyulan her şey beş duyu organımızın cazibesi-bize yaptırdığı seçimler ve sonu çoğunlukla özüme/ dharmama uygun olmayan deneyimlerle sonuçlanıyor çünkü duymak istediğimizi işitme, bakmak istediğimizle bütünleşme, yani görme hali içindeyiz. “İç sesim” dediğimiz şey çok yanıltıcı olabiliyor. Ancak, kendime gün boyunca 1-2şer dakika zihin sessizligi (sadece olumlu düşüncelerime odaklanma pratikleri – endişe , varsayım, beklenti düşünceleri gelse de sadece beni Yücel’ten düşüncelere odaklanın) pratiği yapa yapa, iç sessizliğinizin konuştuğu sese ulaşılabiliyor. Duyduğum ses özümün / dharmamın / kaderin sesi. Eylem’e söktüğüm zaman kaza/ karma olarak evrende enerjii izi bırakıyor. Bu iç sesin doğrultusunda hayatımı sürdürdüğüm zaman seçimlerin beni insanlık ailesinin bir parçası olarak doğaya, çevreme, uzat çevreme, insanlığa sevgi sorumluluguyla bakış açısı kazandırıyor. Doğaya saygılı, evrendeki tüm canlılara saygılı, insanlığa saygılı sevgi dolu bir yaşam biliyorum. Sevginin getirdiği sorumlulukla hayat seçimlerini uygulamaya koyuyorum. Duyduğum hisler sadece yakın çevreme değil dünyadaki her canlı varlık için. Kaderin sesini dinle seçimlerini bu sorumlulukla yerine getir.
Sevgili Hilal ,
Yorumunuzu bir defa değil, defalarca okudum… Her cümlesi kalbimde yankılandı. İçsel sessizliğin içinden doğan bu farkındalıkla yazılmış satırlar, yalnızca kendi yolculuğunuzu değil, hepimizin özlemini yansıtıyor: Gerçek iç sesi duymayı…
Haklısınız; biz çoğu zaman “iç ses” sandığımız şeyin, beş duyunun yankılarını dinliyoruz. Zihin, alışkanlıklarıyla konuşuyor; arzular, korkularla fısıldıyor… Ama siz, o derin suskunluk anlarında çıkan hakiki sesi duymayı başarmışsınız.
Ve ne güzel anlatmışsınız: Kaza ve karma, eylemin yankısıdır.
Bu farkındalıkla yapılan her seçim, evrende bir sevgi izi bırakır.
“Sevginin getirdiği sorumlulukla hayat seçimlerini uygulamaya koyuyorum,” diyorsunuz ya… işte orada durdum. Çünkü işaret ettiğiniz şey, yalnızca bireysel aydınlanma değil; kolektif uyanışın tohumu…
Yorumunuz bu yazının ruhunu tamamladı.
Bu yolculukta sadece ‘kendimiz’ olmuyoruz, aynı zamanda “bütün”e hizmet ediyoruz.
İyi ki varsınız…
İyi ki bu sesi duyuruyorsunuz…
Işığınız daim olsun 🌙💛