Eskiler boşuna dememiş: “Her derdin devası doğada saklıdır.” Gerçekten de insanlar yüzyıllar boyunca bitkilerden hem beslenmiş hem de şifa bulmuşlardır. Anneannelerimizin, ninelerimizin tarladan, dağdan topladığı otlarla yaptığı çaylar, karışımlar hâlâ hafızalarımızda tazedir. Bugün modern tıp ne kadar ilerlemiş olsa da, insanlar yeniden doğaya dönmenin yollarını arıyor.
Şifalı bitkiler sadece hastalık anında değil, günlük yaşamda da sağlığımızı korumak için kullanılabilir. Bir fincan ıhlamurla rahatlamak, adaçayıyla boğaz ağrısını hafifletmek, papatya ile huzur bulmak aslında hepimizin bildiği ama zamanla unuttuğu küçük mucizelerdir. Doğal olanla temas kurduğumuzda bedenimiz kadar ruhumuz da dinlenir.
Elbette her şeyin bir ölçüsü ve zamanı vardır. Bitkiler ne kadar faydalı olsa da bilinçsiz kullanıldığında zarar verebilir. Özellikle hamileler, kronik hastalığı olanlar veya ilaç kullananlar, bitkisel ürünleri kullanmadan önce mutlaka bir uzmana danışmalıdır.
Doğal yaşam, sadece bitki çayı içmekle sınırlı değil. Toprağa yakın yaşamak, mevsimine göre beslenmek, temiz hava solumak, stresimizi azaltmak da bu yaşam biçiminin parçalarıdır. Doğayla uyumlu bir hayat sürmek, sadece bedensel değil, ruhsal sağlığımızı da olumlu yönde etkiler.
Kısacası, doğa bize daima yol gösterir. Önemli olan, onun sunduklarına kulak verebilmek ve bilgiyi doğru yerden öğrenerek bilinçli bir şekilde uygulayabilmektir. Şifa arıyorsak, önce doğaya dönüp bir bakmak yeterlidir.
Turhan Durgun
Bizi X (Twitter)hesabımızdan Takip Edin